DEVAM: 4. Kişi'nin Ölünün Ailesine Ölüm Haberini Bizzat Vermesi
حدثنا
أبو معمر:
حدثنا عبد
الوارث: حدثنا
أيوب، عن حميد
بن هلال، عن
أنس بن مالك
رضي الله عنه
قال: قال
النبي صلى
الله عليه
وسلم: (أخذ الراية
زيد فأصيب، ثم
أخذها جعفر
فأصيب، ثم أخذها
عبد الله بن
رواحة فأصيب -
وإن عيني رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
لتذرفان - ثم
أخذها خالد بن
الوليد من غير
إمرة ففتح له).
[-1246-] Enes İbn Malik (r.a.) Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in şöyle
buyurduğunu söyledi: "Sancağı Zeyd aldı. Zeyd şehid edildi. Sonra sancağı
Ca'fer aldı, o da şehid edildi. Sonra onu Abdullah İbn Revaha aldı, o da şehid
edildi. -Bu sırada Resulullah'ın gözlerinden yaşlar boşalıyordu- (Resulullah
devam ederek şöyle dedi:) Sonra sancağı emir olmaksızın Halid İbnu'l-Velid
aldı, sonra Allah onun önünü açtı.
Tekrar: 2798, 3063, 3630, 3757, 6242
AÇIKLAMA: AÇIKLAMA’DAN SONRA
BİR HADİS DAHA VAR
Ölünün Yakınlarına Ölüm Haberini Vermek
İbnü'r-Reşîd şöyle demiştir: Bu başlığı koymanın amacı, ölüm
haberini vermenin tümünün yasaklanmış olmadığını göstermektir. Yalnızca
cahiliye halkının yaptığı şekilde yapmak yasaklanmıştır. Onlar kişinin öldüğünü
etrafa duyurmak için evlerin kapıları önünde ve çarşılarda ölüm haberini ilan
edecek kişiler gönderirlerdi.
İbnü'l-Murabit şöyle demiştir: Buharî'nin bu başlığı seçmesinin
amacı şudur: Ölüm haberini vermek ölünün ailesini keder ve musibetlere duçar
kılsa da vefat edenin yakınlarına bunu bildirmek caizdir. Çünkü bu kötülük gibi
görünen fiilde de aslında bazı iyilikler vardır. Zira ölüm haberi alındıktan
sonra ölünün yakınları cenazesine katılmak, teçhiz ve tekfini ile ilgilenmek,
cenaze namazını kılmak, dua etmek, onun için İstiğfar etmek, vasiyetlerini
yerine getirmek vb. hükümleri uygulama konusunda gerekeni yapmak için derhal
harekete geçerler.
Cahİlİye devrinde ölüm haberi verme adetine gelince; Saİd
İbnü'l-Mansur şöyle demiştir: Bize İbn Aliye, İbn Avn'dan şunu nakletti:
İbrahim'e dedim ki: "Araplar (cahiliye devrinde) ölüm haberi vermeyi çirkin
görürler miydi?" İbrahim "Evet" dedi. İbn Avn dedi kî: Bir kimse
ölünce bir kişi bineğine atlar sonra insanlar arasında 'falanın öldüğünü
duyururum' diye bağırırdı." İbn Sîrîn şöyle demiştir: "Bir kimseye
arkadaşının öldüğünün haber verilmesinde bir sakınca yoktur." Özetle
söylersek; yalnızca ölüm haberini vermek mekruh değildir, bundan öte şeyler
yapılırsa mekruh olur.
İbnü'l-Arabî şöyle demiştir: Hadislerin bütünü bir arada
değerlendirildiğinde şu üç durum söz konusu olur:
1. Ölünün ailesine, arkadaşlarına ve salih kimselere ölüm
haberini vermek sünnettir.
2. Öğünmek maksadıyla anma merasimine davet etmek mekruhtur.
3. Bağırıp çağırmak suretiyle ölüm haberi vermek haramdır.
باب: الإذن
بالجنازة.
5. Cenaze Konusunda İzin
-وقال
أبو رافع، عن
أبي هريرة رضي
الله عنه قال:
قال النبي صلى
الله عليه وسلم:
(ألا آذنتموني).
Ebü Rafi', Ebü Hureyre r.a.'den Nebi Sallallahu Aleyhi ve
Sellem'in ŞU sözünü nakletmiştir:
"Bana haber verseydiniz ya!"
حدثنا
محمد: أخبرنا
أبو معاوية،
عن أبي إسحاق الشيباني،
عن الشعبي، عن
ابن عباس رضي
الله عنهما
قال: مات
إنسان، كان
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم يعوده،
فمات بالليل،
فدفنوه ليلا،
فلما أصبح
أخبروه، فقال:
(ما منعكم أن
تعلموني).
قالوا: كان
الليل
فكرهنا،
وكانت ظلمة،
أن نشق عليك،
فأتى قبره
فصلى عليه.
[-1247-] İbn Abbas r.a. şöyle demiştir: Nebi Sallallahu Aleyhi ve
Sellem'in hastalığı sebebiyle ziyaret
ettiği bir kişi öldü. Geceleyin ölmüştü, (yakınları da) onu geceleyin
defnettiler. Sabah olunca bunu duyurdular. Bunun üzerine Nebi (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): "Bana niçin bildirmediniz?" dedi.
Ölü'nün yakınları: "Gece olduğundan (gece karanlığında) sana
zorluk çıkarmak istemedik." Bunun üzerine Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem
o kişinin kabrine gelerek o'nun için cenaze namazı kıldı.